Korsan
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Felsefi Hikayeler

Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:19 am

KİŞİLİK DERSİ:



Sınıf, Öğrencilerin gürültü padırdısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor. Bakın diyor. Bu kişliktir. Hayatta sahip olacağınız en değerli şey..Sonra (1) 'in yanına (0) koyuyor; Bu başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)'i (10) yapar. Bir (0) daha...Bu tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz. Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor.Yetenek...disiplin..sevgi...Eklenen her yeni (0)'ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca...Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1)'i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor.
Ve Hoca yorumunu yapıyor:
-Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir..
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:19 am

TUZ VE SU:


Yaşlı hintli usta çırağının sürekli herşeyden şikayet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Yaşamındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu bir bardak suya atıp içmesini söyledi.

Çırak yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı.

-tadı nasıl? diye soran yaşlı adama öfkeyle "acı" diye cevap verdi. Usta gülümsiyerek çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkartdı. Sesizce az ilerdeki gölün kıyısına götürüp, çırağına bu kez bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi. Söyleneni yapan çırak ağzının kenarından akan suyu koluyla silerken yaşlı adam aynı soruyu sordu: Tadı nasıl?

-Ferahlatıcı, diye cevap verdi genç çırak
-Tuzun tadını aldın mı? diye sordu yaşlı adam
-Hayır dedi çırağı
Bunun üzerine yaşlı adam suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve şöyle dedi.

-Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok..Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bir ıstırabın acılığı, neyin içinde konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda gereken tek şey, ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış...
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:20 am

ENGELLERİNİ DERT EDENLERE:



Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kandiside pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacaktı?

Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri, birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafında dolaşıp saraya girdiler.
Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.

Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı..Kese altın doluydu, bir de kralın notu vardı içinde..

-Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir. diyordu kral..

Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı..

-Her engel, yaşam koşullarınızı iyileştirebilecek bir fırsattır....
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:20 am

HAYATIN ANLAMI NEDİR?




"Eski zamanların birinde bir adam hayatın ne olduğuna takmış kafayı..Bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş. Aldığı cevaplarda ona yetmemiş. Fakat mutlaka cevabı olmalı diyormuş. Köy kasaba-ülke dolaşmış buarada zaman durmuyor tabiki...Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona" şu karşıki dağları görüyormusun orada yaşlı bir bilge yaşar! İstersen ona git aradığın cevabı verebilir. Çok zorlu yolculuk sonunda bilgenin yaşa dığı eve ulaşmış,ve Hayatın anlamı ne olduğunu sormuş..Bilge bunun cevabını söylerim ama bir sınavdan geçmen gerekiyor..Adam kabul etmiş..
Bilge bir çay kaşığı vermiş admın eline ve içinde silme bir şekilde zeytinyağ doldurmuş, şimdi çık ve bahçede bir tur at tekrar buraya gel. yanlız dikkat et kaşıktaki zeytinyağ eksilmesin, eğer bir damla eksilirse kaybedersin. Adamın gözü çay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış evet demiş kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı? Adam şaşkın ama ben kaşıktan başka yere bakmadım ki..Şimdi tekrar bahçeyi elinde kaşıkla dolaşıyorsu ama bahçeyi inceleyip gel. adamı bahçedeki güzellikler büyülemiş muhteşem bahçeymiş çünkü.. Geri geldiğinde büyülendiğini anlatmış...Bilge gülümsemiş ama kaşıkta hiç yağ kalmamış demiş ve eklemiş:


-Hayat senin bakışınla anlam kaznır ya sadece bir noktayı görürsün hayatın akıp gider sen farkına varamazsın...Yada görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın akıp giden zamanın anlam kazanır...

"Hayatın anlamı senin bakışlarında gizlidir
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:20 am

Dişi aslan:

Hayvanlar bir gün kim daha çok çocuk doğurabilir diye çekişmeye başlarlar. Hep birlikte diş aslana gidip danışırlar:
-Sen kaç çocuk doğurabilirsin? diye sormuşlar aslana..
-Bir diye cavaplamış diş aslan..
-Fakat ben aslan doğururum...
Dersimiz: NİTELİK_NİCELİKTEN ÖNEMLİDİR.



Yengeç ile Annesi:
-Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum..
diye sorar anne yengeç..
-Düzgün yürüsene!!
-Pekala anneder çocuk:
-Sen önümde düzgün yürü benseni takip ederim...
HARAKETLER SÖZLERDEN ÖNDE GELİR


Aslan-koyun-kurt ve tilki:
Aslanın biri bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorarÇEvet ..diye yanıtlar koyun..Aslan bu yanıta kızar ve koyunu parçalar, daha sonra kurda seslenip yanına çağırır onada aynı soruyu sorar. hayır diye yanıtlar kurt korkudan..ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz..Sıra tilkiye gelmiştir. Aynı soruyu sorar..Tilkinin yanıtı şöyle olur:
-Üzgünüm, üşütmüşüm biraz o yüzden burnum koku almıyor..
AKILLI KİŞİ TEHLİKELİ DURUMLARDA KONUŞMAZ.



Kazlar ve Turnalar:
Kazlar ve Turnalar bir gün aynı tarlada yiyecek ararken birden yanlarına yaklaşmaya çalışan avcıyı fark ederler.
Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar. Oysa kazlar ağır haraket ettiklerinden avcıdan kurtulamazlar.
YAKALANANLAR HER ZAMAN SUÇLU OLANLAR DEĞİLDİR:



Hasta Geyik:
Yaşlı bir geyik hasta düşer ve daha rahat otluyabilmek için güzel otlarla dolu bir çalılıkta yaşamaya başlar.
Her hayvanla iyi geçindiği için pek çok hayvan sık sık geyiğin ziyaretine gelir. Zamanla her gelen hayvan bu güzel otlardan tatmaya başlayınca kısa süre sonra bütün otlar biter.
Geyik hastalıktan kurtulur ama yiyecek kalmadığı için açlıktan ölür.
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:21 am

CEYLAN VE ASLAN:


Her sabah bir ceylan uyanır Afrika'da kafasında tek düşünce vardır:
-En hızlı koşan aslandan daha hızlı koşabilmek...
Yoksa aslana yem olacaktır.

Her sabah bir aslan uyanır Afrika'da Kafasında tek düşünce vardır:
-En yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşabilmek...
Yoksa açlıktan ölecektir...

İster aslan, ister ceylan olsun hiç önemi yok..Yeter ki güneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini, Hemde bir önceki günden daha hızlı olmanız gerektiğini bilin...

Yaşam adlı koşuyu ne kadar güzel anlatmış Afrika atasözü
-Bir önceki günden ne kadar daha hızlı koşmak gerekmektedir.

Çünkü eğer aslansanız,ve en yavaş koşan ceylanı bir önceki gün yakalamışsanız, ve bugün bir ceylan yakalamak niyetindeyseniz, artık biliniz ki en yavaş ceylan dünkünden daha hızlıdır. O halde düne göre hızınızı artırmanız gerekmektedir...

Yo eğer ceylensanız
Ve henüz aslana yem olmamışsanız, Hızınızı düne göre mutlaka atrtırmalısınız, Çünkü sıra size gelmiş demektir...

Yani Hayat konusunda, devam edebilmenin tek koşulu var:
-Dünden daha hızlı olabilmek...

Bakın bakalım şimdi kendinize
Ondan, şundan, bundan değil "DÜNDEN" hızlımısınız?
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:21 am

İYİ HABER:



Arjantinli ünlü golfçü Robert Vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı.

Bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı.

Kadının anlattığı öykü de Vincenzo'yu çok etkilemişti. Hemen cebinden bir kalem çıkarttı ve turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı çek defterine..Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona:
-Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın..

Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, profesyonel golf derneğinin bir görevlisi yanına gelerek:
-Otoparktaki görevli çocuklar geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanımıza bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğumuzu söylediler bana, dedi..
De Vincenzo, evet anlamında başını salladı..evet dedi..

Görevli:
-Size bir haberim var. O kadın bir sahtekardır. Üstelik hasta bir çocuğu yok..Sizi fena halde kandırmış arkadaşım.
De Vincenzo:
-Yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu?
-Hayır yok, dedi görevli..
-İşte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber...dedi Vincenzo
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:22 am

BALTANI BİLE:



Bir Ormanda iki ağaç kesiliyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kedine vakit ayrıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.

İkinci adam ise, arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başlayınca eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.
SONUÇ: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş.

Birinci adam öfkelenmiş:
-Bu nasıl olabilir? ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin..Bu işin sırrı ne?

İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş:
-Ortada bir sır yok. sen durmamaksızın çalışırken ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum, keskin baltayla daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp yaşamamızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir. Zayıf bulunduğumuz alanlarımızı geliştirmek için çaba göstermektir. Bu zihnimizin ruhumuzun karekterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur. Çalışacağım ve kendimi hazırlıyacağım. Ve bir gün şans kapımı çalaçak.

-Biretsel ve iş yaşamamızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için kendimize zaman ayırmalıyız..
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:22 am

ZOR OLAN DOĞRULUK:


Bir zamanlar, Uzak Doğuda, artık yaşlandığını ve yerine geçecek birini seçmesi gerektiğini düşünen İmparator varmış. Yardımcılarından ya da çocuklarından birini seçmek yerine, kendi yerine geçecek kişiyi değişik bir yolla seçmeye karar vermiş.

Bir gün, ülkesindeki tüm gençleri çağırmış ve:
-Artık tahttan inip bir imparator seçme vakti geldi. Sizlerden birini seçmeye karar verdim..

Gençler şaşırmışlar, ancak o sürdürmüş:
-Bugün hepinize birer tohum vereceğim. Bir tek tohum...Ama güzel bir tohum. Evlerinize gidip onu ekmenizi, sulayıp büyütmenizi istiyorum. Tam bir yıl sonra büyüttüğünüz o tohumla buraya geleceksiniz. Yetiştirdiğiniz o tohuma göre değerlendirip birinizi İmparator seçeceğim...

Saraya çağrılan gençlerin arasında Ling adında biri de varmış. O da diğerleri gibi tohumunu almış...Evine gidip heycanla olayı annesine anlatmış. annesi bir saksı ve biraz toprak bulup, onun tohumunu ekmesine yardım etmiş. Sonra birlikte dikkatlice sulamışlar. Hergün sulayıp büyümesini bekliyorlarmış.

Yeterince zaman geçtikten sonra diğer gençlerin ne kadar büyüdüğünü anlatırken,Ling hayal kırıklığı içinde kendi tohumunda hiçbir değişiklik olmadığını görüyormuş. Üç hafta, dört-beş hafta geçmiş..Hala hiçbir gelişme yokmuş...

Diğerleri yetişen bitkilerden söz ederken Ling çok üzülüyormuş. İmparatorun beceriksiz sanmasından çok endişeeniyormuş. Arkadaşlarına da hiç bir şey demiyor, sabırla bekliyormuş.

Sonunda bir yıl bitmiş ve gençlerin yetiştirdikleri bitkileri imparatorun huzuruna götürecekleri gün gelip çatmış...Ling, annesine boş saksıyı götüremiyeceğini söyleyince annesi ona cesaret verip, saksısını götürüp dürüs bir şekilde olanları imparatora anlatmasını istemiş.

Ling, pek istemesede, annesinin sözünü tutmuş ve boş saksıyla saraya gitmiş. Saraya varınca arkadaşlarının yetişirdiği bitkilerin güzellikleri karşısında şaşırmış.

Sonra imparator gelmiş ve tüm gençleri selamlamış. Ling arkalarda bir yerlere saklanmaya çalışıyormuş.
-Ne büyük bitkiler, çicekler ve ağaçlar.. yetiştirmişsiniz..Bugün biriniz İmparator olacak..

Aniden arkada elinde boş saksıyla Lingi fark etmiş. Hemen muhafızlarına ön tarafa getirmelerini emretmiş. Ling çok korkmuş, sanırım beceriksizliğinden dolayı beni öldürebilir demiş..

Ling ön tarafa gelince imparator adını sormuş:
-Adım Ling...diğer gençler gülüp alay etmeye başlamışlar.. ama imparator susturmuş..

Ling'nin elindeki saksıya dikkatli bakıp kalabalığa doğru dönmüş:
-Yeni imparatorunuzu selamlayın..adı Ling demiş..
Ling inanmamış, nasıl olurda tohumu yeşermemiş bile..

İmparator devam etmiş. Bir yıl önce burada herkese bir tohum verdim, siz ekip sulayıp bir yıl sonra getirecektiniz.Ama hepinize kaynamış tohum vermiştim, asla büyümez,Ligin dışında herkes, ağaçlar, bitkiler, çiçekler getirdi. Çünkü tohumun büyümediğini fark edince hepiniz bir başka tohumla değiştirdiniz. Sadece Ling ..benim verdiğim tohumu boş saksıyla getirme cesareti ve dürüslüğünü gösterdi.Beklentisi gerçekleşmeyince umutsuzluğa kapıldı ama dürüslüğünden vazgeçmedi..
-Onun için İmparatorunuz o olacak...
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:22 am

BİN AYNALI ODA:



Çok uzaklarda bir yerde içinde bin aynanın olduğu bir oda olan bir tapınak varmış. Bir gün nasıl olmuşsa bir köpek tapınakta kaybolmuş ve bu odaya gelmiş. Kendinden bin tane birden görünce düşmanı zannettiği görüntülere karşı havlamaya başlamış. Bu havlamalar ve diş göstermeler kendisine bin katı dönüyormuş. Köpek daha saldırganlaşmış. Gittikçe konturoldan çıkmış ve sonunda, öfkeden oracıkta ölüvermiş.

Bir süre sonra bir başka köpek daha tapınakta kaybolmuş ve aynı aynalı odaya gelmiş. Bu köpek de diğeri gibi etrafının bin tane köpekle çevrili olduğunu sanmış. Sevinç içinde onlara kuyruğunu sallamış ve ona bin adet neşeli kuyruk sallaması olarak geri dönmüş. Köpek mutlu ve cesur bir şekilde tapınaktan çıkış yolunu bulmuş.

Sadece içinizdeki sizi yansıtan insanları etkiliyebilirsiniz. Diğer insanların içindeki güzellikleri görüyorsanız, kendi içinizdeki güzelliği keşfetmişsiniz demektir. Eğer herkes hayatı sizin için zorlaştırıyorsa da bunu aslında kendiniz yapıyorsunuz demektir..
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:23 am

Konfüçyus dedi ki:

-Beş inceliği yükselt, dört kötülükten kurtul

Öğrenci sordu:
-Beş incelik nedir?

Konfüçyus dedi ki:
-İyi insanlar

-müsrüf olmadan eli açık olurlar;

-gocunmasız çalışkan olurlar;

-Haris olmadan istek duyarlar;

-mağrur olmadan rahat davranırlar;

-Ürkütücü olmadan saygın olurlar;

Öğrenci sordu:

-Dört kötülük nedir?

Konfüçyus yanıtladı:

-Nasiyatsız infaz etmek
bu gaddarlıktır.

-Öğretmeden başarı ölçmek
bu kabalıktır.

-Yönetimde gevşek olup sınırlar koymak
bu kötü niyettir.

-Başkalarının hakkını verirken cimri davranmak
bu brokrat olmaktır...
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:23 am

EFLATUN'A SORULAN SORU:




Eflatun'a iki soru sormuşlar:

-Birincisi; İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?

Eflatun tek tek sıralamış:

-Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler. Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Hiç ölmiyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.

Sıra gelmiş ikinci soruya:

-Peki sen ne öneriyorsun?

Bilge yine sıralamış:

-Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın
Yapılması gereken tek şey sadece kendiniz sevilmeye bırakmaktır.

Önemli olan: Hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:23 am

ÜÇ ŞEY:



İnsan üç şeyin peşinde olmak için yaratılmıştır;Hakikat-hayrin-güzelliğin

İnsan ruhunda üç şeye götüren üç kabiliyet vardır: zeka-duygu-irade

Zeka üç yerde kullanılır: kazanmada-hilede-ilimde..

Kalp üç şeyin mahfazasıdır: Aşkın- ümüdin- iman'nın

Üç şeyi sevmeyen ruh, ölü odaları gibi karanlıktır: Çocuğu-Allah'i-zalimle kaviden başkasına itaati..

Üç nesneden her yerde kaçamayız: yersiz şiddetten, açlık bırakmayan tatminden-kendimize çevrilmiyen tehditten..

Üç kişiden korkunuz: Merhametsizden- mürailden-mürtekipten...

Üç musibetten uzaklaşınız: Zulümden-küfürden-cehaletten

Üç kişiye el uzatınız: Hastaya-garibe-bedbahta..

Üç türlü davranış kaba ve sahtedir: kendini belli eden sanat-nümayisçi ahlak-kendine güvenen dindarlık...

Üç şey saadetin sırrıdır: Tevazu- kanaat- ve ölümün eşiğinde sık sık dinlenme zevki..

Dünya üç şeyle cennet olur: Elden-dilden-Gönülden vermekle, affetmekle, hidayet yolunu göstermekle...

Üç hakimin hükmünde hata aranmaz: Kalbin- kaderin- ölümün...

Üç yerde insan kendini tanır: Tövbede-zalimin kahri altında- son nefesinde..

Gözyaşının üç yerde lezzetine doyulmaz. Vuslatta-magfirette-merhamette...
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:24 am

Adam, bir hftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinamaya nezaman gideceklerini sordu.. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinamaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istenmediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti:
Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinamaya götüreceğim dedi ve düşündü;

Oh be kurtuldum en iyi coğrafya profesorunu bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez. aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve baba haritayı düzelttim artık sinamaya gidebiliriz, dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi, gördüğünde de halen hayretler içindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu.

Çocuk: Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı...
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:24 am

KANAYAN KALP:



Delikanlı, alaca karanlıkta yürürken, yumuşak bir şeye çarptığını fark etti. Hemen eğilip baktı.

Aman Allah'ım!..Ayaklarının arasında yuvasından ustalıkla sökülmüş bir kalp duruyordu. Tıpkı resimlerdeki gibi diri ve kanlıydı.. Onu büyülenmişçesine avuçlarına aldığında, dehşetten çıldıracak gibi oldu..Kalp tıp tıp atıyordu..ve sıcaktı...

Delikanlı, sanki ellerine yapışıp bir başka uzvu haline geliveren kalpten kurtulmak istiyor, fakat ne olduğunu kestiremediği duygular tarafından engellendiğini hissetdiyordu. Bir müddet sonra sakinleştiğinde onun sahibini bulmak için evinin yakınındaki evin kapısını çaldı ve zincir aralığından bakan genç kıza;

-Bu kalp sizin mi? diye sordu, biraz önce yol üzerinde buldum..

Kız mahçup ifadeyle:
-Ben kalbimi, üç ay önce rasladığım bir vefasıza kaptırdım, yandaki eve sorun, onların olabilir...

Kızın gösterdiği ev, göz kamaştırıcı bir villaydı. Kapıyı açan hizmetkar, onu üst kata çıkartıp evin beyine götürdü.

-Bu kalp sizin mi acaba?..Hala atıyorda..

Beyefendi:
-Ben kalbimi dünyaya sattım canikom! diye sırıtt. Komşu evde bir meczup var ,o bilir sahibini...

Delikanlı, soğumaya yüz tutan ve atışları yavaşlayan kalbi bitişik kulübedeki ihtiyara:

-Bu kalp sizin mi? çabuk ol nerdeyse duracak...

Yaşlı adam okumakta olduğu Kur'an'ı yavaşça kapatırken:
-Ben kalbimi, her şeyimle Allah'a verdim evlet, diye gülümsedi. Elindekinin sahibini, neden gidip annene ve babana sormuyorsun?

-her ikiside yaşlanıp bunadı, diye söyledi genç, Bir bebek gibi ilgi görmek istediklerinden üç gün önce kavga edip onları terk etmiştim.

İhtiyar adam, büyük bir üzüntüyle:
-Terk ettin ha! diye mırıldandı. Terk ettin demek..

Delikanlı, söyllenlere karşı kayıtsız görünüyordu. Oysa ki yaşlı adam, beklediği cevabı çoktan almıştı. Delikanlıya doğru emin adımlarla ilerledi ve iki eliyle kavradığı gömleğini bir hamledeyırtarak açıverdi.

Delikanlının göğüsünde, avuçlarında tuttuğu kalp büyüklüğünde kanlı bir boşluk vardı....
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:24 am

BAŞARI-ZENGİNLİK ve SEVGİ:


Alışverişe gitmek üzere evden çıkan bir kadın, kapısının karşısındaki kaldırımda oturan bembeyaz sakallı üç yaşlıyı görünce önce duraksadı, sonra onları, tüm içtenliğiyle evine davet etti:
-Burada böyle oturduğunuza göre, üçünüzde kesinlikle acıkmış olmalısınız, dedi.
-Lütfen içeri gelin, size yiyecek bir şeyler hazırlalayım..

Üç yaşlıdan biri, kadına, eşinin evde olup olmadığını sordu. Kadın biraz önce çıkığını, şu anda evde olmadığını söyledi. Yaşlı adam başını iki yana salladı:
-Eşiniz evde değilse, biz de davetinizi kabul edemeyiz, dedi...

Akşam eşi geldiğinde kadın karşı kaldırımdaki yaşlı adamlarla arasında geçen konuşmayı anlattı:
-Senin evde olmadığını öğrenince içeri girmek istemediler, dedi.
Yaşlı adamların bu davranışlarını öğrenince kadının eşi üzüldü:
-Bir bakıversene dışarı,hala ordalarsa şimdi davet edebilirsin eve...

Kadın kapıyı açar açmaz, karşı kaldırımdaki bembeyaz sakallı üç yaşlıyla yeniden karşılaştı:
-Eşim geldi, şimdi evde, dedi..onlara davetini yeniledi:
-Yemeğimizi birlikte yemek için sizi şimdi davet edebilir miyim evimize?

Kadının davetine yaşlılardan biri yanıt verdi;
-Biz hiçbir eve üçümüz birlikte gitmeyiz, sağ yakımdaki bu arkadaşımın adı, zenginliktir. Bu yanımda oturan arkadaşımın adı başarı, benim adım ise sevgidir..Şimdi evinize gidin ve eşinizle başbaşa verip, bir karara varın, içinizden birimizi davet edebilirsiniz evinize, hangimizi davet etmek istediğinizde karar verin sonra kararınızı bildirin, dedi.

Kadın, sevginin önerisini eşine anlattığında, adam sevinçten göklere fırladı:
-Aman ne güzel ne güzel, Hangisini davet edeceğimizi bize bıraktıklarına göre bizde içlerinden zenginliği davet ederiz ve evimiz bir anda zenginliğe kavuşmuş olur.Eşinin kararı, kadının hiç de hoşuna gitmedi:
-Başarıyı davet etsek, daha mantıklı bir karar vermiş olmaz mıyız kocacığım?

Kayınvaldesiyle, kayınpederinin bu konuşmasına, içerdeki oda da bulunan gelinleri de kulak misafiri olmuştu. Koşarak içeri girdi ve önerisini söyledi:
-En doğru karar sevgiyi davet etmek değilmidir? Düşünsenize evimiz bir anda sevgiye kavuşacak..

Gelinin bu önerisi kayınvalde ve kayınpederin hoşuna gitti.Tamam en doğru karar bu olacak dediler. Sevgiyi davet edelim..
-İçinizde hanginiz sevgiydi? Onu davet etmeye karar verdik..Lütfen buyrun..

Sevgi ayağa kalktı, eve doğru yürümeye başladı. Arkadaşları da ayağa kalktılar ve sevgiyle beraber eve doğru yürümeye başladılar. Kadın büyük ve şaşkılık içinde:
-Siz niçin geliyorsunuz? Ben sevgiyi davet etmiştim.

Kadının bu sorusuna üç yaşlı birlikte yanıt verdiler:
-Eğer içimizden yanlız zenginliği ya da başarıyı davet etmiş olsaydınız, davet edilmeyen ikimiz dışarıda bekliyecektik. Fakat siz sevgiyi davet ettiniz. Bu durumda üçümüz birden gelmek zorundayız evinize..
-Niçin?
Çünkü sevginin olduğu yerde biz zenginlik ve başarı da her zaman onun yanında oluruz
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:25 am

KÜÇÜK İSTAVRİT:




Küçük istavrip, yiyecek birşey sanıp hızla atıldı çapariye. Önce müthiş bir acı duydu dudağında, gümbür gümbür oldu yüreği. Sonra hızla çekildi yukarıya. Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü, neye benzerdi acep gökyüzü..

Bir yanda büyük bir merak, bir yandan ölüm korkusu. "Dudağa yarıklar" denir, şanslıdır onlar, hani görüp de gökyüzünü, insanı, oltadan son anda kurtulanlar..

Ne çare balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu; Küçük istavrit anladı yolun sonu; koca denizlere sığmazdı yüreği, oysa şimdi yüzerken küçüçük yeşil leğende, cansız uzanıvermiş dostlarına değiyordu minicik yüzgeçi..

İnsanlar gelip geçtiler önünden; bir kedi yalanarak baktı gözünün işine; yavaşça karardı dünya başı da dönüyordu. Son kez bir düşündü derin maviyi, beyaz mercanı bir de yeşil yosunu..

İşte tam o anda eğilip aldım onu; yürüdüm deniz kenarına; bir öpücük kondurdum başına. İki damla gözyaşından ibaret sade bir törenle saldım denizin sularına. Bir an öylece bakakaldı; sonra seviçle dibe daldı gitti, tüm kaderimi söküp alarak teşekkürü de ihmal etmemişt;bir kaç değerli pulunu elime avuçlarıma bırakarak...

Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme; sorar gibiydiler neden yaptın bunu niye? Bir gün dedim bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük istavrit kadar çaresiz, son ana kadar hep bir umudum olsun diye...
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:25 am

ÜÇ HEYKEL:


İki komşu ülkenin hükğmdarları birbiriyle savaşmazlar ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri bayramlar da ilginç armağanlar göndererek karşıdakine zeka gösterisi yapma fırsatlarıydı. Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltraşını huzura çağırdı. İstediği birer karış yüksekliğinde altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı. aralarında fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti.

Hykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına gönderildi. Heykellerin yanına mektup konmuştu.
Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar:
-Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver..

Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tartırdı. Üç altın heykel gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı. Hepsi heykelleri büyük dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler.

Günler geçti. Bütün ülke hükümdarların sıkıntısını duymuştu. Kimse çözüm bulamıyordu. Sonunda hükümdarın fazla isyankar olduğu için zindana attırdığı bir genç haber gönderdi. İyi okumuş akıllı ve zeki olan genç Heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi.

Teli birinci heykelin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı.

İkinci heykele de aynı işlemi yaptı. Tel bu kez diğer kulaktan çıktı.

Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden çıkmadı. Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye gitmiyordu.

Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazdı:

-Kulağından gireni ağızından çıkartan insan makbul değildir.

-Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa o insan da makbul değildir.

-En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır.

-En değerli hediyen için teşekkür ederim...
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 Felsefi Hikayeler Empty Geri: Felsefi Hikayeler

Mesaj  Admin Çarş. Kas. 03, 2010 5:25 am

İKİ KURBAĞA



Bir kurbağa sürüsü ormanda ilerlerken, içlerinden ikisi çukura düşmüş. Diğer bütün kurbağalar çukurun etrefında toplanıp, çaresiz bir şekilde bakıyorlarmış.

Çukur bir hayli derin olduğundan düşen arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün gözükmüyormuş. Yukardaki kurbağlar, boşuna çabalamamalarını söylemişler arkadaşlarına;
-Çukur çok derin dışarı çıkmanız imkansız!
Ancak çukura düşen kurbağlar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam etmişler.
Yukardakiler ise hala boşuna çırpınıp durmamalarını ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlarmış. Sonunda; kurbağlardan biri söylelenlerden etkilenmiş ve mücadeleyi bırakmış.
Diğeri iese çabalamaya devam etmiş. Yukardakiler de çırpınıp durarak daha acı çektiğini söylemeyi sürdürmüşler. Ne var ki çukurdaki kurbağa onlara hiç aldırmadan son hamle daha yapmış, bu kez daha yükseğe sıçramayı başarmış ve çukurdan çıkmıştı.
Arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine hiç kulak asmamıştı..

Siz de olumsuz düşünceli insanları sakın duymayın!
Onların yüreğindeki umudu çalmalarına izin vermeyin...
Paul Estridge
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1133
Kayıt tarihi : 20/10/10
Nerden : İzmir

http://tertip.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz